Ben Kimim?

Ben Kimim? 





Bu aralar biraz yorgun ve yeni doğmuş bir bebek kadar tazeyim, sanki bir harp meydanında hem kazanan hem kaybedenim. Duvarın arkasındaki manzaraya kör iken çatlaklardan gözlemlediğimle oranın tek bileniyim. “ Bazı söylenenlere çok aptal, söylenmeyenlere ise hiç olmadığım kadar bilgeyim.” Ben bu aralar parçası olduğum birinin hayatında gizli bir gölgeyim, zamanı geldiğinde tüm karanlığımla üzerine çökeceğim. Gözlerim hiç olmadığı kadar kör ve sığ  bakıyor bu hayata fakat elbet vardır bir bildiğim. Bu aralar yeni taşınmış bir ev gibiyim, kolilerin içine sığdıramadığı hayatı ben elimin tersiyle itmekteyim. Biraz kış ve biraz yaz gibiyim, gökten inerken bir nisan akşamında ılgıt ılgıt erimekteyim. En yanlışını yaparken dahi kanımdaki doğruluğun beni caydırdığı bir zaman diliminde kapı eşiklerinden olup biteni izlemekteyim.

Ben sanki biraz sağ ve ölü bırakılmışım  sabıkası silinmiş bir suçlu tarafından. Haritada görünmeyen bir yerde, hiç açılmamış kapıların ardında ve göz değmemiş çakılların hatrına ihbarsız kalmış gerçekliği gören yanım. Ellerim ve parmaklarım  biraz azılı bir suçlu biraz bebek masumluğunda. Ben bu aralar saydam görüp  opak cevaplıyorum bazı soruları. Hızlı hissedip yavaşça  sindiriyorum gördüğüm her yanlışı. Biraz siyah biraz beyaz gibiyim soğuk ve buharlı bir kar tanesinin olmayacak bir cama yapışmasına vesileyim. Tüm ihtimal ve olasılıkların içindeyim, bilinmeyen bir yoldaki trafik lambası gibi. Hiç varolmamış arabaların kaza yapmasını önlemek matematiği. Bugün hiç olmadığım kadar yok ve herkesten fazla buradayım  ve inanır mısınız sanki gecenin gündüze açtığı savaşım. Şahşahlı kelimeler ve edebi cümleler gibiyken mısra mısra sadeliğe akmaktayım. . Söylenmesi gereken çuvallarca cümlenin içinden bir nokta gibi yaşayıp, kitap gibi okunmaktayım..

  Şuan buraya yazılabilecek tüm benzetmelerin tıpkısıyım; bir ağaç dalında uzanıyorum,yıldızlardan sizi izliyorum ya da taşmamak için yazıyorum. Zamanın içinde belki kayboldum fakat kaybolsam zamanı bulur muydum? Beyaz kağıtlar ve isli duvarlar gibi hissediyorum henüz ince bir kağıt iken bir duvara asılmış, islerin arasında sanki onlardanmış. Bir taşımlık kaynayan sular içinde sonsuza dek buzluklarda yaşıyorum.



‘Ve ben olduğum ve olmadığım şeylerin ikilemindeyken bu evrendeki her şey olma gafletinin tam da içindeyim.’

Yorumlar

  1. İç sesinizi kaleme dökmenizin ferahlatıcı etkisi satırlarınızdan fark edilmekte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, iç sesi insana bazen bir çok şey söyleyebiliyor, zihnin kaldıramadığı da böyle kaleme dökülüyor.

      Sil
  2. Yine çok güzeldiiiii👍👏👏👏🌷🤚

    YanıtlaSil
  3. 'Ziplenmiş Gibi' diye bir yazım vardı. Onu hatırlattınız bana :) Doğum sancıları sanki hep bunlar. Dönüşümlerimizin tatlı sancıları...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okudum sizin yazınızı da fakat yorumlar kapalı. Ben iç döküş, sorgulama tarzında insanın kendisinin aktardığı cümleleri tekrar tekrar okumaya bayılırım, gerçekten güzel sancılar bunlar.
      Teşekkürler! :)

      Sil
  4. Yine döktürmüşsünüz, elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyorum kafam estikçe bir şeyler, beğenmenize sevindim. :)

      Sil
  5. bu ne güzel bir iç döküş böyle...herseyin yolunda olması dileğiyle..

    YanıtlaSil
  6. benzetmeler cümleler oldukça iyi başarılar

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel gerçekten. Bol kitap ve özellikle felsefe kitapları hatmettiğini tahmin ediyorum Aybüke'ciğim - ki profilindeki muhteşem kitap isimleri de doğru tahmin ettiğimi söylüyor böyle güzel yazabilmek için bol okumak şarttır. Devam ...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Felsefeye olan ilgim beni yazmaya, yazmak ise soyut şeylere olan bağımın ateşine köz oldu diyorum ben. Önümdeki kocaman zamanı yazmak ile tüketeceğim elbette. Ne çok teşekkür etsem az..

      Sil
  8. Bloğunuzu radyo yayınım için incelemeye aldım. Cidden her okuduğum yazı, derinleşmenin keyfini çıkartmamı sağladı. Hepsi için elinize sağlık diyorum. Yayın gerçekleştiğinde size haber veririm. İyi yayınlar. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder