Bilgiç Bir Aptal


Bilgiç Bir Aptal




Yürümeyi yeni öğrenen ufak çocuk sersemliği etkisinde  olmakla ip cambazı maharetliliğine bürünmenin arasında kalmak nedir iyi bilirim. Ve aynı şekilde, o çalılarla kamufle edilmiş toprak kuyunun ecele davet olduğunu bildiğin halde kendini boşluklara düşürmenin ne demek olduğunun kitabını yazabilirim lakin konumuz bu değil. Gölgesinde yaşanması için mi vardı şuradaki ağaçlar ya da bir kulaç urgana mı kurban gitmeliydi tüm hasta ruhlu hayatlar. Hayatının bir evresinde görmeliydi insan hakikati, eğer görmüşse yok saymalıydı zaten o evreyi. Cahilliğin mutluluk olduğunu duymuştum bilmem kimden, sahi olmayan hangi şey noksanlığını hissettirir ki bizden? Sorular zihnini karıştırırken; aklının kıyısındadır, sevgi,tutku ve hasret. İnsan yaşama arzusu için sever,hasret duyar ve acı çeker lakin bu konunun şahsına münhasır kendimle bir ilgisi yoktur. İnsan diğerlerinden yek ve uzak duran eşini bulduysa ve bir devrin düzenine kafa tutuyorsa işte  bu konunun en çok benimle ilgisi vardır. Yüzmeyi öğrenmeden denizleri sevmek, yürümeyi bilmeden koşmaya heveslenmek, yıldızları yanlızca gökyüzünde hissedebilmek kibarlaştırılmış insan tasmalarıdır. Kendini acı çektiğine inandırmak acı çekmekten daha can sıkıcıdır çünkü; inanmış bir zihnin eğri olmayan tasviri çıkarılamaz. Tıpkı şimdi yaptığım gibi afilli ve karmaşık cümleler kurmak her ne kadar algıyı değiştirse de söylenilmek istenen beyaz bir beton kadar düz ve soğuktur. Acı çekmek ve mutsuz olmak insanoğlunun doğasında olmalıdır ki; asıl maharet zaten ezik yaşanılan altmış-yetmiş seneye dert ve tasayı da sığdırabilmektedir. Öğrenilen çoğu şey bir amaç için olduğu halde işe gitmekten, ders çalışmaktan, terk edilmekten yakınan insan tiplemelerini birbiri içine geçmiş yaylı kayışlara benzetirim nedeni ise; ''geçmeyeceğini bildiği halde yakınıyor olmanın bulunduğu yerde öylece yaylanmaktan'' başka bir amaca hizmet etmediğini bilirim. Kafanı sokağa çıkarmana bile gerek kalmadan ufak ışıklı kutuların içinden binlerce bilgenin (!) varolduğunu bildiğim bir düzende ise aptal olmak daha iyi bir seçenektir. Çünkü bu ve benzeri güruhlar ancak bilgiç bir aptal tarafından yönlendirmeyi hak ederler. Mutsuz olmak bir tercih meselesidir ve mutsuz her insanın içinde savaştığı bir kendisi vardır. Kendini seven kimse mutsuzlukla sınanmadığı gibi sevginin en saf ve pürüssüz hali etrafını sarmıştır. Farklı olduğunu ve karşısındaki insanı sonsuz aşkla besleyeceğini iddia eden her insan korkunç birer yalancıdır çünkü; gerçek hissedilen hiç bir duygu için farklı olduğunu ispatlamaya çalışmazsın,zaten farklı olan başlı başına kendin ve sevişindir.

'' İnsan savaşa girmedende yenilebilirmiş, kendinden rahatsız  her canlının garezi varlığına değil; insanlığına değinmiş.''

                                                                                       

                                                                                                                                 Aybüke S.

Yorumlar

  1. Bilgelik ne ki, ordinaryus kaynıyor ortalık. Çok ilerideyiz çooook:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önde olduğumuz için bu başımıza gelenler desene. :)

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Harika, şairane bir yazı olmuş, paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. Başarılarınızın devamını dilerim, yeni açtığım siteye ziyaretinizi bekliyorum. Görüşleriniz benim için önemli :)

    YanıtlaSil
  5. Evet, fakat sahte olup olmadığını bile bilmez cahiller. Yani eksik ama hiç tam olmayı tatmadığı için anlamıyor. Yazıda da bahsettiğim gibi ''olmayan hangi şey noksanlığını hissettir ki bizden?''

    YanıtlaSil

Yorum Gönder