Birileri



Birileri dinliyor olmalı, kör karanlıklarda  ve atıldığında dibe vurmayan çakıl taneleri eşliğinde. Birileri anlattı ve anlaşılmış olmalı manalı cümleler henüz toy beyinlerde. Hayat belki de anlatmak ya da anlaşılmaktı biz kalmasaydık bu ikilemin göz değmemiş kesitinde. Birileri geç kalmadı, hatta ve hatta saatler öncesinde hazır bekliyordu o treni. Bindi binmesine fakat kendisi raydan çıktı. Bir rüyaydı belki yaşamak, sağ kalan diğerini uyandırmakla mükellefti ama yine birileri hızlı giden trende ray olmayı uyanmaya yeğledi.


Hikayenin bir yerinde olmalıydı insanlık, vefa ve ağaç dallarına kurulmuş salıncak. Birileri yaşamıştı olması gerekeni tüm saydamlık ve güzelliğiyle ve sanki yine birilerine tahtadan odalarda parmaklarından kıymık ayıklamak düşmüştü. Hatalar tecrübeyi doğuruyordu adı bilinmeyen bir gezegende oysa ölümün  gerçekliği sinmişti pembe kaydıraklara ve isli duvarlara. Hataların tecrübe doğurduğu bir yerler olmalıydı gezegenin en uçsuz ve kör noktasında. Bir taraf kardan beyaz ve yumuşaktı fakat basılan yerde hep kömürden asfalt vardı.  Duvarın diğer tarafı izlenesiydi, uçan kuşlar mavi bulutları siper almıştı durduğum yerde ise bulutlar insanlığı esir almıştı. Olmalıydı işte, nerede ne nasıl olduğu mühim değil. Henüz beş yaşında küçük bir kız iken dizlerimi kırdığım beyaz merdivenin hatrına. İşleme halıların kenarındaki püsküllere saç örgüsü yaptığım günlerin hatrına. Yastığa başımı koyduğum yer ile rüyalarımın arasına dizilmiş uçan halılar ve fiyonklu tokalar hatrına olmalıydı. İkiye ayrılsındı Dünya, “karlı ve yumuşak tarafı hep bize kalmalıydı ve herkesi bizden sanan kalbim atmalıydı.” Ve tüm bunlara rağmen, kuşlar uçmuyordu buraya, yapraklar hala yaş idi rüzgarsızlıktan. Sanki olması gereken hiç bir şey olmuyordu, insanlar sadece düzene yorgundu. Maviliklere koşarken durdurulmuştu kimileri, ağaç diplerinde kurumuştu meyvelerin en lezzetli yerleri. Kumdan yapılan kaleler taşlaşmış ve bu kasvet gökyüzüne bulaşmıştı.

Notalar sağırlaşmış anlayacağınız kendisinden doğan her şey başkalaşmıştı.

 Bir yerlerde dinliyor olmalı  birileri, fiyonklu tokalarım ve kırgın diz kapaklarım hatrına. Bir yerlerde anlatmıştı birileri, karlı ve yumuşak toprağın  bir gün donabileceğini.

Yorumlar

  1. Bir kelime ve bir cümle hayat kurtarabilir aslında. Ne gerek var onca yüke ve onca işe yaramayan kelimelere. İçindeki yangını yağmuru bekleme; koş denize ve maviliklere.

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı olmuş , yüreğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzeldi, okurken büyük haz duydum. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Bahsettiğiniz gibi, iki tür insan var dünyada.

    YanıtlaSil
  5. Emeğinize sağlık hayranım bu tarz anlamlı yazılar yazabilenlere.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder