''İnsanları kabul etmek dedi insankızı Clamorisya; ve ekledi her kabulleniş bir diğerine sırt çevirmektir herkesin iki gözü olsa da gözün gördüğü ruhun doygunluğuna göre değişmektedir.''
Gelişip serpilmeli insanlığımız, duvardaki tabloyu herkes farklı anlasın ama renklerin varlığını kimse yok sayamasın. Tablodaki lacivertin renk olmaktan başka kaygısı yoktur, manayı ona insanoğlu doldurur
İnsan etrafını kendi görmek istediği renklerle boyamak ister fakat herkesin özü farklı renktedir, görmek istenilen renkle boyandığında muhakkak ortaya farklı bir ton çıkacaktır.
Dünya'da hiçbir oluşum farklılıkların getirdiği doğum kadar sancılı bir süreç değildir. Duvardaki tabloyu herkes farklı anlar ama renklerin varlığını yok sayanlar, ruhlarını kalın bir urganla tutsaklaştırırlar. ''Oysa tablodaki lacivertin renk olmaktan başka kaygısı yoktur, mânâyı ona insanoğlu doldurur.'' Buğdaylar ezilmeden ekmek olamaz, bakış açısı yontulmazsa toplumda birlik sağlanamaz. İnsanlar hep bir diğerini ilmek ilmek işlemek isterken, kendi söküğünü bir türlü onaramaz. İstenilen nedir? Ördüğümüz kazağın her gövdeye yakışması mı? Kabul görülmeyen düşüncelerin birileri tarafından onaylanması mı? İsterler ki; onların doğrusu sorgulanmadan okunsun, atılan her adım tek bir yöne doğrulsun. Fakat teklik sığlığı doğurur, toplumdaki herkes aynı olursa kabullenmek dediğimiz şey; bir pantolona yama yapmak olur , amacı sadece yırtığı kapatmak olsa da eğreti şekli her halinden okunur. İnsanları olduğu gibi kabul etmek diye bir şey yoktur çünkü insanlar var olanı değil kendi ütopyasında yaşamak istediğini bir diğerine doğurtur. Süt vermeyen bir annenin, delik bir balonun, soluk bir gökkuşağının kabul görmeye ihtiyacı yoktur. İhtiyacımız olan; anayı süt, gökkuşağını renk, uçmayı balon kadar sanmamaktır.
Başaramayan da var tabii ama belli bir yaşa gelince herkesi olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyorsun. Herkesi olduğu gibi kabul etmek işleri çok kolaylaştırır.
YanıtlaSilBence her şey kabul etmekle başlar. Sevmediğimiz, hoşlanmadığımız ne varsa kabul ettikçe gelişiriz. Bu güzel yazı için çok teşekkürler Aybüke Hanım.:)
YanıtlaSilTüm bildiklerimizi altüst etme zamanının geldiğini farketmek gerek. Bilinen her doğru, dosdoğru olmuyor.
YanıtlaSilTeşekkürler paylaşım için.